21 Mart 2014 Cuma

İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR KONUMUZ SOLÜSYON
biliyorsunuz Selçuk bey bir solüsyon sundu bize  solüsyon arılara işe yaradı şu anda arılarda varova yok bu çok büyük bir olay bence asası bir olayda arıları çok güçlü bir yavru atması ve arıların direnci artmış olarak görünmesi beni çok mutlu etti aslına arılar bu solüsyonu verirken seneye daha dikkatli olmak gerekecek nedeni de şudur arılar erken yumurta attıran bu solüsyon marta şubat ayında ve martın yirmi besinden itibaren kullanmakta fayda var bence buda sadece ilkim kış olan bölgelerde geçerli İstanbul ve Yalova ya kullandım çok yavru atan ana kovana bal bırakmıyor bir suru yavru var arılar kovanı olan balı bitiriyorlar dışarıdan da bal gelmeyince sıkıntı oluyor eyer biz bu güzel solüsyonu martın sonlarına doğru kullansan bu sörün olmayacaktı tabı bunları da deneyip öğrenmiş olduk bu solüsyonu aslına ben bal sağımdan sonra çok daha fazla kullanacağım nedeni de arıları bölerek kışa güçlü arı ile girmek olacak
BU ARADAN SELÇUK BEYE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM YENİ ÜRÜNLERİNİ BEKLERİM

İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR

ARKADAŞLAR İstanbul buluna iki arıyı bugün gidip baktım arıları yavru atisi çok güzel ama gelen bal az olduğundan arılar açlık çekiyor bal akımı artmasa çok kotu günler bizi beklıyor olabilir her arıcı arkadaş önlem almasını tavsiye edeceğim

19 Mart 2014 Çarşamba

İYİ GÜNLER ARKADAŞLAR ARILARIMIZI KAYIT ALTINA ALMAKTA FAYDA VARDIR ARKADAŞLAR 
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ülke genelinde aktif arılı kovanların ve arıcıların "Arıcılık Kayıt Sistemi"ne alınması için çalışmalar başlatılmıştır.
Arıcılık Kayıt Sistemine kayıt olmayan aktif kovanlar ve arıcılara, İl içi ve İl dışı nakillerde, Veteriner Sağlık ve Sevk raporu verilemeyecektir.

Arcılık desteklemelerinden yararlanmak için, en az 30 adet arılı kovan sahibi olunması,Arıcılar Birliğine üye olmaları ve Arıcılık Kayıt Sistemine kayıtlı olmaları gerekmektedir. Bu vesile ile arı hareketlerinin takip edilmesi, arı üretimi ve arı hastalıklarının kontrol edilmesi ile kayıt dışı üretimin önlenmesi için arıcılık kayıt sistemi uygulamaya konulmuştur.
Arıcılık Kayıt Sistemi uygulamaya geçirilmiş olup, aracılarının mağdur olmamaları için, Tarım İl Müdürlüğüne başvurarak, aktif arılı kovanlarına takmak üzere, Hayvan Sağlığı Şube Müdürlüğünden plaka almaları ve Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürlüğünde “Arcılık Kayıt Sistemi” ne kayıt olmaları gerekmektedir.

Genel anlamda arıcılık, bir amaç doğrultusunda "Arıları Kullanabilme ve Yönetebilme Sanatı" olarak adlandırılabilir. Bilgi ve tecrübe olmadan teknik arıcılık hatta sıradan bir arıcılık bile yapmak mümkün değildir. Arıcılığa başlamadan önce arı ailesi (koloni), aile bireyleri ve koloninin yaşam düzeni ile arıcılığı ilgilendiren diğer konularda bilgi sahibi olunmalıdır.
İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR 
bugün İstanbul Beykoz olan iki arıyı baktım ve Beykoz da arısı olan arkadaşlar arınız Kafkas kırması yada karnıyolsa arılarınız mum ilave etmeyi imal etmeyin diyorum arıların durumları çok iyi diyebilirim şu anda arıları 5 çita olarak kışa koymuştum şu anda 7 çitayı geçmek üzeri burada sunu söyleyebilirim arıya kek verme diyen arkadaşlar kek arıyı çok canlı tutuyor ve birde şunu gördüm iki arı yada birer kek verdim yalnız bir tanesi bitirmiş bir tanesi daha tam olarak bitirmemiş bu şu demek oluyor arı ne kadar ihtiyacı varsa o kadar tüketiyor demek oluyor arkadaşlar bunu gördüm birde bu arada SELÇUK BEY çok teşekkür ederim bence solüsyon çok işe yaradı her çıtada yavru var varova yok arılar çok hareketli bence her şey çok iyi bu sene arılarına bakmayan arkadaşlar arılarınızı bakın gereken ne varsa yapın eyer arılar aç kalırsa kovanı terk ederler benden söylemesi
PETEK ÜRETİMİ: MÜHENDİSLİK HARİKASI

Balmumunu, çeneleri ile yoğuran arılar, bu hamurdan, birbirine bitişik altıgen gözlerden oluşan; sırt sırta vermiş iki yüzeyli, dikey petekler yaparlar. Sonuçta, olağanüstü sağlamlıkta bir yapı çıkar. Gözlerin duvarlarının kalınlığı, bir milimetrenin onda birinden az olsa da petek, kendi ağırlığının yüzlerce katı ağırlıkta; larva, pupa, çiçektozu ve bal yükünü taşıyabilir.

Petekler, kovanın tamamen ışıksız ortamında, birbirine paralel olarak ve aralarında, bir arının genişliğinin iki katı boşluklar kalacak biçimde yapılır. Arılar, optimum biçimde, paralel yapıyı oluştururken; manyetik alanı algılama yeteneklerinden yararlanırlar. Kovanın çevresinde, güçlü bir manyetik alan oluşturulduğunda; peteklerin düzenli yapısının bozulduğu gözlenmiştir.
İYİ GEÇELER ARKADAŞLAR 
bugün Yalova giderek arıları bir kontrol edeyim dedim ve hepsini gözden geçirdim ve arılarda kek verdiğim halde arılarda yeterince bal yoktu bunu nedeninde arılar devamlı yavru olduğundan etrafa çiçek olmadığından arılar aç ve birebir şerbet vererek önlem aldım ama buda yeterli değil bence nisana arıları bir çıkarabilirsem iyi olacak Allah tan polen geliyor da yavrular beşleniyor yalnız her dışarı çıkan arı bal alarak çıktığı için bal tüketimi çok oluyor

ARKADAŞLAR arılarınızı gözden geçirin imal etmeyin arılarımızı besleyelim ölüme terk etmeyelim onlardan bal alırken çok iyi oluyor da aç kalıncada bakmak zorunda olduğumuzu unutmayın

14 Mart 2014 Cuma

İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR YALOVA AKŞAM GÜN BATIMI







İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR bu akşam konumuz arı mumu mum konusunda dün akşam sezer bey hoca tv kanalında mum hakkında sunu söyledi arıya verdiğimiz muma arı hemen sararsa o mum iyi değilmiş neden sardı deseniz temizlemek içinmiş bu yorumu yatı ben her sene temel petek mum kullandım ve hiç bir sorun yaşamadım geçen sene temel petek kullanmadım arıya da mum ördüremedim
kar yağan illerde arıcı arkadaşlar dikkatli olsun zayıf olan arıları sararak önlem alalım yavru çürüğünü önleyelim birşey olmaz demeyin
TAŞ HASTALIGI (STONEBROOD ) ETMENİ Taş hastalıgı Aspergillus cinsine baglı çeşitli fungusların sebep oldugu bir hastalıktır.Hastalıgın esas etmeni A.flavus olup ;bazen de A.fumigatus adlı mantarlardır.A.flavus sarı yeşil ,A.fumigatus ise gri yeşil renktedir.Bu mantarlar toprakta ve bitkilerde yaygın olarak bulunmakta ve hem ergin arılarda hemde yavrularda hastalıga yol açmaktadırlar.Ancak ergin arılardan çok larva ve pupalarda zararlı oldugu için yavru hastalıgı olarak kabul edilmektedir. İlk defa 1906 yılında Almanya’da Maassen tarafından kovanlarda teşhis ve tanımı yapılan hastalık daha sonra diger Avrupa ülkeleri ile Kuzey Amerika’da ortaya çıkmıştır.Türkiye’deki arıcılarca fazla tanınmayan ve önemsenmeyen Taş hastalıgı özellikle Karadeniz Bölgesinde zaman zaman arı ölümlerine yol açmaktadır. BULAŞMA VE YAYILMA Çeşitli yollarla kovana bulaşan mantar sporları ergin arıların veya larvaların nemli olan kütikülaları üzerinde çimlenerek gelişir.Miseller ,kütikül altı tabakayı delerek açıkta gelişen vegetatif flamentleri ve konidoforları oluşturur.Abdomen, bagırsakta gelişen misellerin ve sporların etkisiyle şişer.Vücudun arka ucundaki kütikül tabakasını parçalayan miseller kütikül üzerinde gelişmesini sürdürerek 2 – 3 gün içerisinde yalancı deri adı verilen bir tabaka oluştururlar.Bu sırada larva yeşilimtrak sarı renkte toz halindeki mantar sporları ile kaplanır.Bu durum ergin arılarda da aynı şekilde gelişir.Misellerin hava ile temas ettigi her yerde konidoforlar oluşmaya başlar. Misellerce salgılanan mikotoksinler nedeniyle hastalık tam olarak ortaya çıkar ve zehir etkisi 15 gün sürer.Hastalıklı larvalar her yaşta ölebilmekle beraber ; yavru ölümlerinin çogu pupa döneminden önce meydana gelir.Ergin arılar da her yaşta hastalanabilirler.Fakat yazdan kalan yaşlı ergin arılar çok daha duyarlıdırlar. Misellerin salgıladıgı zehirli madde çekirgeler ve diger bazı böcekler ,kuşlar,kümes hayvanları ,büyük ve küçük baş hayvanlar ve insanlarda zehirlenmelere veya agır seyreden solunum yolları hastalıklarına yol açmaktadır.Mantar bala geçtiginden hasta kovanların balı hasat edilmemeli ve arı yemlemede kullanılmamalıdır.Bulaşık ballar insanlarda agız ve diş eti iltihaplarına , göz ve karın agrılarına ve hatta dizanteriye sebep olabilmektedir.Hastalıgın bulaşma ve yayılmasında kovan içindeki % 80 – 85 düzeyine ulaşan ve giderilemeyen yükske nem en önemli faktörlerden birisidir.Zayıf kolonilerdeki düşük ısıya maruz kalan veya yetersiz beslenen yavrular daha çabuk etkilenir. BELİRTİLER A.flavus ,sarımtırak yeşil renktedir.Çogaldıkça koyu yeşil bir renk alır.Ölen larva mumya gibi kuruyarak petek gözü içerisine yapışır.Hastalıgın ileri aşamalarında küf petek gözünü tümüyle doldurur.Bu dönemde bulaşık gözler polen depolanmış gözlerle birbirine karıştırılır.Larvalar petek gözüne yapışık oldugundan arılar tarafından temizlenemezler. KORUNMA VE KONTROL 1.Taş hastalıgından korunmada alınacak önlemler Kireç hastalıgında sözü edilenlerle aynıdır. 2.Nemli ortamda A.flavus’un gelişmesini hızlandırdıgından kovanlarda çok iyi bir havalandırma düzeni kurularak nem birikimi önlenmelidir. 3.Hastalıgın yeni bulaştıgı kolonilerdeki arılar ,temiz bir kovana silkelendikten sonra bulaşık petekler çerçeveleriyle birlikte yakılarak imha edilmelidir.Kovan gövdesi ve dip tahtası pirimüzle iyice yakılmalı veya kaynar sodalı suyla ya da % 4’lük formalinle dezenfekte edilmelidir. 4.Erken teşhis edilememiş ve hastalıgın ilerlemiş oldugu kolonilerde ise hasta ve sürünmekte olan arılar yakılarak yol edilmelidir. 5. Sonbaharda kovanlardan alınan fazla petekler iyi muhafaza edilmelidir
İYİ AKŞAMLAR Organik Üretimler Bal Üretimi Bal ve polen üretimi için, 50-250 adet kovanlar dan oluşacak arılıklar arası asgari 1 km. mesafe bulunmalıdır. Organik bal üretiminde nektar akışına göre planlama yapılarak kolonideki tarlacı arı seviyesini en üst düzeye çıkaracak şekilde koloni yönetimi yapılması verimlili arttıracaktır. Bu anlamda nektar akım döneminde yeterli koloni mevcuduna ulaşamayacak kolonilerin kapalı yavrulu çerçeveleri nektar akımı başlaması öncesinde bal üretimi yapılacak kovanlara aktarılması gerekir. Ayrıca bal üretimi yapılacak kolonilerde nektar akım öncesi açık yavrulu çerçeve bırakılmamalıdır. Bal üretimi yapılacak kolonilerden aynı bölgede polen üretilmesi petek gözlerinin polenle doldurularak depolanması önlendiğinden bal verimlilinde de artış sağlamaktadır. Organik üretimde yavrulu çerçevelerden bal sağımı yapılmamalıdır. Arıların kışlayabileceği yeterli bal ve polen koloniye bırakılmalıdır. Mümkünse kuluçkalıktaki bal arıya bırakılmalıdır. Süzülecek çerçevelerin en az 2/3 ü sırlanmış olmalıdır. Bal hasadında kimyasal sentetik sinek kovucu maddelerin kullanılmamalıdır. Polen Üretimi Organik polen üretiminde kullanılacak ekipman içinde metal olmayan malzemeden yapılan tuzaklar kullanılmalıdır. 4mm lik kare şeklindeki tuzaklarla polen üretiminde hem arı kaybı az olmakta hemde arıların kendi ihtiyacı olan polenlerin geçişini engellemediğinden tercih edilmelidir. Polen üretimi, koloni kuluçka faaliyetlerini olumsuz etkilemeyecek ve yoğun stres oluşturmayacak şekilde günün erken saatlerinde ve daha geniş yüzeyli tuzaklar kullanılarak yapılmalıdır. Polenler doğal yolla ve gölgede kurutulmalı, besin değerini kaybetmeyecek şekilde depolanmalıdır. Polen üretimi için yeni çiçek açan bölgeler tercih edilmeli ve birim alana düşen koloni yoğunluğuna dikkat edilmelidir. Propolis Üretimi Propolis, doğada bulunan çeşitli bitki ve ağaçların tomurcuk yaprak vb. kısımlarından arılar tarafından toplanan bir çeşit reçinedir. Arılar propolisle kovan içinin antiseptik özelliğini sağlamaktadırlar. Arılar tarafından üretimi, örtü bezi veya örtü tahtası yerine yerleştirilen plastik delikli plakaların yeterli miktarda propolisle doldurulması sağlanarak yapılır. Bu plakalar kovandan çıkarılır ve soğuk ortamda yeterince sertleştikten sonra esnetme hareketleri ile üzerindeki propolislerden ayrılması sağlanır ve depolanır. Propolis üretiminde ana yol kenarlarından arı uçuş mesafesi kadar uzakta bulunulmalıdır. Çünkü bitkilerden yeterli miktarda reçinemsi madde toplayamadıkları durumda yollardaki asfaltı bu amaçla kullanmaktadırlar. Arı Sütü Üretimi Arı sütü üretimi başlatıcı ve besleyici kolonilerle yapılır. Başlatıcı kolonilerde ana arılar bulunmaz ve haftada 2-3 kapalı yavrulu çerçeve takviyesi yapılarak hem genç işçi arı varlılığı sağlanmış olur hem de koloninin sönmesi önlenerek sürekliliği sağlanır. Besleyici koloniler ana arılı olmakla beraber ana arı, besleme yapılacak ana arı yüksüğü bulunan çerçevelerin konulduğu bölümle ana arı ızgarası ile ayrı tutulur. Beslemenin iyi ve genç işçi arılar tarafından yapılmasını sağlamak için aşılı çerçeveler genç larvalı yavrulu çerçeveler arasına yerleştirilmelidir. Bu kolonide genç işçi arı mevcudunu daima üst seviyede tutmak için haftada 1-3 çerçeve çıkmak üzere olana akapalı yavrulu çerçevelerle takviyesi edilmelidir. Arı sütü üretiminde üretim yapılan kolonilere her gün besleme yapılması gerekmektedir. Bu amaçla işletmede yeterli miktarda organik bal ve ya organik şeker bulundurulmalıdır. Larva transferi yapılacak ve ana arı üretilecek ana arı yüksüklerinin saf balmumundan kalıpla yapılması tercih edilir. Larva transfer kaşığının metal olmamasına dikkat edilir. Larva aşılanmış yüksükler başlatıcı kolonilerde 24 bekletilir. Sonra bu yüksüklerden arı sütü ile bakıma alınmış yüksükler toplanarak bakıcı kolonilere aktarılır. Larva transferinden 48-60 saat sonrasında aşılama yapılan yüksükler bakıcı kolonilerden toplanır. Serin loş bir ortamda yüksük içindeki arı sütleri tahta kaşıkla alınarak direk renkli şişeler veya poşetlere aktarılarak soğuk ortamda depolanır. Arı sütü üretiminde kesinlikle metal malzeme kullanılmamalıdır. Ana Arı Üretimi Yönetmeliğe göre ana arı ihtiyacı, konvansiyonel üretilmiş ana arılardan işletmede bulunan kolonilerin %10'u kadar ana arı alınarak kullanılmasına izin verilmektedir. Arıcılıkta verimin yüksek olması için en geç 2 yılda bir ana arıların değiştirilerek yenilenmesi gerekmektedir. Yönetmeliğin vermiş olduğu sınırlama ve suni tohumlamalı ana arıların üretimi ve bu ana arıların pratikte damızlık üretimi dışında verimliliğinin yetersiz oluşu nedeniyle ana arıların da organik üretilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Damızlık değeri olan ana arıların üretimi organik ana arı üretimi ile konvansiyonel ana arı üretimi arasında teknik olarak farklılık olmamakla beraber üretim yapılacak alan ve besleme konularında organik şartlara dikkat etmek gerekir. Ana arı üretiminde, arı sütü üretimindeki tüm aşamalar aynı şekilde uygulanır. Sadece ana arı yüksüklerinden arı sütleri toplanmayıp larvaların olgunlaşmasını beklenir ve larva kabul sonrası 10. gün yüksüklerin ana arı yetiştirme kolonilerine dağıtırlar. Ticari organik ana arı üretimi boyasız ahşap malzemeden yapılmış ruşet kovan olarak adlandırılan kovanlarda normal bal üretimi yapılan çerçevelerde gerçekleştirilmelidir. Ana arı üretiminde özellikle mevsim başlangıcında yoğun miktarda besleme materyali gerektirdiğinden mutlaka organik üretilmiş şeker kullanmak gerekir. Dünyada organik şeker üretimi yapan firmalar bulunmaktadır. Ülkemiz şartlarında ticari ana arı üretim sezonu başlangıcında organik şeker bulamama durumunda mevcut işletme 1. yıl organik besleme yapılacak balın üretimini yapmalı ve ana arı üretimini 2. yıl gerçekleştirmelidir. Aynı yıl içinde üretilen organik ballarla geç ana üretimi de planlanabilir. Ana arıların, doğal çiftleşme esnasında organik alan dışında bulunan erkek arılarla çiftleşmesi engel teşkil etmemektedir. Ayrıca konvansiyonel üretim kovanlarından %10 oranında erkek arı takviyesine yönetmelik izin vermektedir. Oğul Arı Üretimi Organik arı üretimi yapılan koloniler erken ilkbaharda organik ballarla besleme yaparak hızlı gelişmesi sağlanır. Güçlü bir oğul arı üretmek için kuluçkalık kısmını dolduran kolonilerden 3 çerçevesi kapalı yavrulu ve 2 çerçevesi polenli-ballı arılı çerçeveler alınarak yeni bir kovana aktarılır. Organik üretilmiş ana arılar verilerek veya kendi ana arısını üretecek şekilde yavrulu çerçevelerden birini genç larvalı olacak şekilde yeni bir koloni oluşturulur. Yeni oluşturulan koloni bölüm yapılan koloninin yerine yerleştirilmesi ile kuvvetli yeni bir koloni elde edilmiş olur. Bunun dışında bir çerçeve açık ve bir çerçevede kapalı yavru ve bir adette ballı çerçeveden oluşturulacak ve içine 2 çerçeve arı silkelenen bir kolonide oluşturularak ana arısının yumurtlamaya başlaması beklenir. Daha sonra 2-3 hafta bu koloniye haftada 1-3 çerçeve gözden çıkmak üzere olan kapalı yavrulu çerçeveler takviyesi yapılarak normal koloni haline getirilir.
İYİ AKŞAMLAR Arıların Beslenmesi İlkbahar döneminde arı kolonilerinin beslenmesinde organik bal kullanılır. İklim koşullarının balın kristalleşmesini hızlandırdığı durumlarda, beslemede organik metotla üretilen bal yerine organik metotlarla üretilen şeker şurubu veya organik şeker melası kullanılmasına yetkili kuruluş tarafından izin verilebilir. Besleme ile ilgili olarak kayıtlara, ürünün tipi, uygulama tarihi, miktarı ve kullanıldığı kovanlara dair bilgiler yazılır. Besleme işlemi son bal hasadı ile müteakip nektar veya balözü döneminden önceki 15 gün arasında yapılır. Beslemede öncelikle işletmenin kendi kovanlarında ürettiği organik bal ve polen kullanılmalıdır. Organik bal veya organik şekerle hazırlanan şuruba, takviye amacıyla herhangi bir katkı maddesi ilave edilmemelidir. Şeker, pekmez, süt, melas, glikoz, ve diğer konvansiyonel maddeler kesinlikle kullanılmamalıdır.
İYİ AKŞAMLAR Arıların Orijini Organik arıcılık üretiminde kullanılacak arı ırkı, üretim yapılacak çevreye uyumlu olmalıdır. Arı kolonisi, organik olarak üretim yapılan işletmelerden suni oğul olarak elde edilir. Konvansiyonel işletmelerden elde edilecek arı kolonileri bir yıllık geçiş süresi uyguladıktan sonra organik arıcılıkta kullanılmaktadır. Yönetmelik, kolonilerin ana arılarının yenilenmesi amacıyla konvansiyonel üretilen ana arılardan ancak kolonilerin %10'u nu karşılayacak miktarda ana arı kullanılmasına ve aynı miktarda erkek arı ilavesine izin vermektedir. Kolonilerin oğul vermemesi için ana arıların kanatlarının kesilmesi yasaktır. Ama ana arıların yenilenmesi esnasında eski ana arının öldürülmesine yönetmelikte izin verilmektedir.
İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR Organik Arıcılık Alanı Organik arıcılık faaliyetlerinin gerçekleştirildiği 3 km yarıçap alan içerisinde bulunan nektar ve polen kaynakları, organik olarak üretilen ürünlerden, doğal veya arıcılık ürünlerinin organik olma niteliğini etkilemeyecek bitki örtüsünden oluşmalıdır. Bu alanda yeteri miktarda polen ve nektar bulunamaması halinde, üreticinin arılarını yukarıdaki şartlara uygun olmayan bir alana nakletmesi durumunda, üretimini organik tarım usul ve esaslarına uygun yapmak kaydıyla elde edilecek ürün organik olarak değerlendirilemez. Organik arıcılık sahası içerisinde, aynı üretici tarafından, organik ve konvansiyonel arıcılık birlikte yapılamaz. Arıların bulunduğu alana kapasitesinin üzerinde kovan yerleştirilmemelidir. Uçakla ilaçlı mücadele yapılan ve karantina tedbirleri uygulanan alanlarda organik arıcılık faaliyeti yapılamaz. Kovanların yerleştirildikleri alanlar kovan bilgileri ile birlikte kaydedilmelidir. Kovanlar bulundukları yerden başka yere yetkilendirilmiş kuruluş bilgisi dahilinde taşınabilir.
Yİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR Arıcılık Malzemelerinin Özellikleri Organik arıcılık faaliyetinde kullanılacak kovanlar çevreye ve arıcılık ürünlerine risk getirmeyen doğal malzemelerden (tahta, çamur vb.) yapılmalı ve boyanmasında kimyasal boya kullanılmamalıdır. Temel petekler organik bal mumundan yapılmış olmalı veya arılara doğal şekilde yaptırılmalıdır. Organik olmayan bal mumlarının kullanımında akredite edilmiş laboratuar analizi sonuçlarında kalıntı olmadığının belgelenmesi ve sertifikasyon kuruluşunun izni gerekmektedir. Organik arı ürünlerinin ambalajlanmasında cam, toprak, ahşap veya özel organik kaplama malzemelerle üretilmiş ambalaj malzemeleri kullanılmalıdır. Ambalajlama esnasında organik ürün niteliğinin bozulmamasına dikkat edilmeli ve ürünün organik niteliğini koruyacak bütün hijyenik tedbirler alınmalıdır. Organik arı ürünler konvansiyonel üretilmiş ürünlerden ayrı olarak ve herhangi bir kimyasal ilaç kullanılmadan depolanmalıdır. Özellikle hasat mevsimi sonrasında gelecek mevsimde kullanılabilecek olan kabartılmış petekli çerçevelerin depolanması esnasında güve zararlısından korumak için defne veya ceviz yaprağı gibi doğal maddeler kullanılmalı ya da soğuk hava depolarında depolanmalıdır. Konvansiyonel üretimde kullanılan binalar, alet ve ekipmanlar temizlenip dezenfekte edildikten sonra organik üretimde kullanılır. Organik arı ürünleri, karayolları kenarında bekletilememeli ve satılmamalıdır. Arıcılık ürünlerinin üretimi, hasadı, işlenmesi ve depolanması esnasında uygulanan koruyucu önlemler kayıt edilmelidir.
İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR Arıcılıkta Organik Üretimin Esasları Doğal yapısı bozulmamış veya organik tarım alanlarında konvansiyonel besleme ve kimyasal ilaçlama yapmadan her aşaması yönetmeliğe göre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilen ve sertifikalandırılan arıcılık faaliyetlerine organik arıcılık denir. Organik arıcılık yapmak için, arıcılık faaliyetinde bulunacak müteşebbis ile yetkilendirilmiş kuruluş arasında sözleşme imzalanması gerekmektedir. Bu sözleşme; arıcılık faaliyetlerinin organik tarım yönetmelik hükümlerine göre yapılacağını belirleyen yazılı anlaşmayı ifade etmektedir. Organik arıcılıkta dikkate alınacak özellikler: 1- Arıcılık malzemelerinin özellikleri, 2- Organik arıcılık alanı, 3- Geçiş dönemi, 4- Arıların orijini, 5- Besleme, 6- Hastalıklara karşı alınan tedbir ve mücadeleler, 7- Organik üretimler (bal, polen, propolis, arı sütü, ana arı ve oğul arı üretimi)
İYİ AKŞAMLAR ARKADAŞLAR Ballı Bitkiler Arıcılık için değerli nektar kaynağı olan ve iyi kalite bal yapan bitkileri; 1. Kültür bitkileri 2. Doğada kendiliğinden yetişen bitkiler 3. Ağaçlar ve çalılar olmak üzere üç grupta toplayabiliriz. 1. Kültür Bitkileri Bu gruba baklagil yem bitkileri ile endüstri bitkileri girmektedir. Yem bitkisi olarak ekilen yonca, korunga ve kolza en başta yer almaktadır. Endüstri bitkisi olarak pamuk ve ayçiçeği arıcılık için çok önemli kültür bitkileridir. Bunlar kültüre alınmış bitkiler oldukları için çiçeklenme dönemleri farklılık gösterir ve arılar için çok zengin ve uzun süreli nektar kaynaklarını oluştururlar. Bu bitkilerden bazılarının çiçeklenme zamanı, yayılış alanı ve bal özellikleri aşağıda verilmiştir. Kırmızı Üçgül (Trifolium pratense) Baklagiller familyasına ait birçok bitki türü ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Fiğ, yonca, korunga gibi kültür formlarının ekimi ise çok geniş alanlarda yapılmaktadır. Bu familyaya ait ballı bitkilerin sayısı, diğer familyalara göre daha fazladır. Ülkemizde yaygın olarak yetişmekte olan kırmızı üçgülün çiçeklenme dönemi, yetiştiği bölgenin iklim koşullarına göre farklılık gösterir. Çiçeklenme dönemi, ılıman iklimin hüküm sürdüğü bölgelerde Nisan ayında başlar ve Eylül ayına kadar sürer. Kırmızı üçgül balının çok güzel bir tadı ve kokusu vardır. Çok açık sarı renktedir. Kristalleşmesi çabuktur. Bir dönüm kırmızı üçgül ekili tarladan 10 kg bal alınabilir. Beyaz Üçgül (Trifolium repens) Ülkemizde hayvan yemi olarak geniş alanlarda ekimi yapılan beyaz üçgül, ayni zamanda arılar için önemli bir nektar kaynağıdır. Mart ayından Eylül ayına kadar çiçekli kalabilen beyaz üçgülün balı, kovandan yeni alındığı zaman renksiz veya çok açık sarıdır. Kovandan alındıktan çok kısa bir süre sonra şekerlenir. Beyaz üçgül balının güzel bir tadı vardır ve oldukça yumuşaktır. Bir dönüm beyaz üçgül ekili tarladan 10 kg bal alınabilir. Arı Otu Yem bitkisi olarak da kullanılan arı otu tek yıllık bir bitkidir. Dünyada 13 türü bulunmaktadır. Bunlardan yalnızca 4 türü bal arıları için değerlidir. 60-100 cm. kadar boylanmaktadır. Çiçeklenmesi ekim zamanına göre değişmekle birlikte Mart-Mayıs aylarında olmaktadır. 4-7 hafta çiçekli kalabilmektedir. Dekara nektar verimi 8-14 kg. arasındadır. Ayçiçeği (Heliantus annuus) Ülkemizde geniş alanlarda ekimi yapılan önemli bir tarım bitkisidir. Trakya bölgesinde yoğun olarak yetiştirilir. Arı, ayçiçeğinin nektarını alırken bu bitkinin tozlaşmasına katkıda bulunarak döllenmesini sağlar ve böylelikle ürün ve kalite artışına neden olur. Ayçiçeğinin çiçeklenme dönemi Temmuz ayıdır. Ayçiçeği balı kovandan yeni alındığında altın sarısı rengindedir. Kendine özgü bir tadı vardır. Ayçiçeği balı çok çabuk kristalleşir. Kristalleştiği zaman mum gibi görünür. Bir dönüm ayçiçeği ekili tarladan 5 kg bal elde edilebilir. Korunga (Onobbrychis) Yazın aşağıdan yukarıya pembe çiçekler açar ve arılar bütün gün boyunca çiçekleri dolaşırlar. Korunga çok iyi verimli bir ballı bitkidir. Bir dekar korunga 9-40 kg' a kadar mükemmel bal verir. Balı berrak ve lezzetlidir. Korunga ekilmelerinin ikinci senesi çiçek açar. Mayıs sonu Haziran başında çiçek açan korunga bu dönemde arılara bol miktarda bal özü sağlar. Yonca (Medicago sativa) Bu bitkinin değişik türleri ülkemizde doğal olarak yetişmekte olup birkaçı da kültüre alınarak hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Yonca, çok yıllık bir bitkidir. Menekşe moru renginde çiçekleri vardır. Yüksekliği 250-2000 metre olan taşlık yamaçlarda, çayırlarda ve step alanlarda rastlanır. Çiçeklenme dönemi Mayıs’ta başlayıp Eylül'e kadar devam eder. Zonguldak, Gümüşhane, Erzurum, Kars, Nevşehir, Sivas, Erzincan, Muş, Ağrı ve Gaziantep'te doğal olarak bulunur. Yonca balı, yeni hasat edildiğinde açık sarı renktedir ve çabucak kristalleşir. Kristalleşen yonca balı kati ve krem rengi bir görünüm kazanır. Balının çok güzel bir aroması ve kendine özgü bir tadı vardır. Bir hektar yoncadan 400 kg. dan fazla bal alınır. Nektarının bol olması ve kaliteli bal vermesi nedeniyle yonca önemli ballı bitkiler arasında yer almaktadır. Pamuk (Gossypium spp) Bu genusun üç türü ve bu türlerin çeşitli varyeteleri ülkemizde kültüre alınmıştır. Bitki çok yıllıktır. Boyu 30-100 cm. arasında değişir. Pamuğun ana vatanı Asya’dır. Çiçeklenme dönemi Temmuz-Ağustos ayları arasındadır. Çiçekleri beyaz renktedir. Pamuğun tohumu ve liflerinin Hem tıpta hem de endüstri alanında kullanılma olanağı vardır. Tohumundan sofralık sıvı yağ elde edilir ve tıpta kullanılır. Lifleri ise dokumacılığa ve tıbba hizmet etmektedir. İşlenmiş pamuk kendi ağırlığının 10 kati su ya da kan çekme kapasitesindedir. Bu denli önemli bitkinin diğer bir önemi de bitkinin nektar içeriğidir. Hem floral hem de extrafloral nektar içeren nektar içeren ender bitkilerden birisidir. Arı pamuğun hem çiçeklerinden salgılanan nektarı hem de bitkinin diğer organlarında bulunan salgı nektarı kovana taşır. Ayrıca pamuğun poleni de arı tarafından toplanarak kovana taşınır. Pamuk poleni beyaz renktedir. Pamuk ekili alana getirilen arı döllemeyi de sağladığından ürün artışına neden olur. Böyle bir alanda % 40 ürün artışı gözlenmiştir. Pamuk balı açık sarı renklidir. Özel bir tadı ve kokusu vardır. Bu bal çok çabuk kristalleşir. Kristalleştiği zaman balın rengi beyaz olur. Pamuk balı % 36 glikoz, % 39 fruktoz içerir. Pamuk salgısından elde edilen balın özellikleri de aşağı yukarı çiçekten yapılan bal özelliğindedir. 2. Doğada Kendiliğinden Yetişen Bitkiler Ülkemiz bu bitkiler yönünden oldukça zengindir. Genellikle nitelikli nektar veren bitkilerdir ve arıcılık için büyük önem taşırlar. Bunların pek çok türleri vardır. En önemlileri; kekik, adaçayı, taş yoncası, hindiba, ballıbaba, lavanta, muhabbet çiçeği, nane, fiğ ve diğer türlerdir. Bunlar karışık olarak meralarda bulunur, kendi kendine yetişir, tohum saçar ve nesillerini sürdürürler. Bu bitkilerin bazılarının çiçeklenme zamanı, yayılış alanı ve bal özellikleri aşağıda verilmiştir. Adaçayı ( Salvia Glutinesa) Ülkemizde birçok türü doğal olarak yetişen bu bitkinin yaklaşık yedi türü ballı bitki olarak bilinmektedir. Bitki çok yıllık olup boyu 30-60 cm arasında değişir. Yaprakları sık tüylüdür. Çiçekleri açık sarı renktedir. Adaçayının çiçeklenme dönemi Temmuz başından Ekim sonuna kadar devam eder. Ülkemizde Kırklareli, Kocaeli, Zonguldak, Sinop, Ordu, Trabzon, Erzurum, Kars ve Hatay'da doğal olarak yetişir. Adaçayı balının rengi açık sarıdır. Tadı ve kokusu çok güzeldir. Balının karakteristik aroması ile diğer ballardan kolaylıkla ayrılır. Adaçayı balının kristalleşmesi oldukça yavaştır. Bir dönüm Adaçayı ekili alandan 6,5 kg bal alınabilir. Bu bitkinin kültüre alınması arıcılık için büyük önem taşımaktadır. Kekik (Thymus) Ülkemizde yaygın olarak yetişen bir bitkidir. Bu bitkinin beş farklı türü ballı bitki olarak bilinmektedir. Yol kenarlarında, tepelerde ve dağlarda yetişen kekik hoş kokuludur ve çok yıllıktır. Kekik bileşiminde "timol" içeren uçucu bir yağ vardır. Çiçeklenme dönemi Mayıs başından Ağustos sonuna kadar devam eder. Bu tür ülkemizde Ankara, Amasya, Çankırı, Kastamonu, Bolu, Trabzon ve Kütahya'da doğal olarak yetişir. Kekik balı açık altın sarısı renktedir. Tadı ve aroması çok güzeldir. Kekik balı enzim içeriği bakımından çok zengindir. Beyaz Ballıbaba (Lamium album) Beyaz ballıbaba da ballı bitkiler listesinde yer almaktadır. Ancak nektar bezlerinin, çiçeğin dip kısmında olması nedeniyle arılar bu çiçeğin nektarından yararlanamazlar. Bu bitki, güzel kokulu beyaz çiçeklere sahiptir. Beyaz ballıbabadan arılar sadece polen toplarlar. Bitkinin çiçeklenme süresi Mayıs başından Ağustos sonuna kadar devam eder. Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Kars, Kayseri, Erzurum, Bitlis, Ağrı, Mersin ve Hakkâri'de doğal olarak yetişir. Peygamber Çiçeği (Centaurea cyanus) Bu bitkinin değişik türleri ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Peygamber çiçeği çok yıllık bir bitkidir. Çiçekleri mor renklidir ve çok güzeldir. Son yıllarda bu bitki toplanıp vazo çiçeği olarak pazarlanmaktadır. Arıcılık için büyük değer taşıyan peygamber çiçeğinin tahribatı bu şekilde başlatılmış bulunmaktadır. Bu durumun yetkili kurumlar tarafından engellenmesi gerekmektedir. Peygamber çiçeği Türkiye'de çok yaygındır. Çiçeklenme dönemi Mayısta başlayıp Ağustos sonuna kadar sürer. Balı açık yeşil-sarı renktedir. Tadı kendine özgü olup hafif acıdır. Kristalleşmesi geç olmaktadır. İç Anadolu Bölgesi için oldukça önemli bir nektar kaynağıdır. Geven (Astragalus L.) Türkiye'de çok sayıda geven türü doğal olarak yetişmektedir. Elazığ, Çanakkale, Giresun, Ankara, Konya'da yetişir. Ancak bu bitkinin sadece birkaç türü ballı bitki olarak bilinmektedir. Nektarlı olan gevenlerin çiçekleri, nektarsız olanlara göre daha gösterişlidir. Çok yıllık bir bitkidir. Bu bitkinin bal kalitesi türüne göre farklılık göstermektedir. Geven balı su rengindedir. Bazı türleri, bal arıları için zehirli etki göstermektedir. Karahindiba (Taraxacum) Halk arasında aslan dişi, köpek marulu olarak da bilinir. Nektarın ve polenin fazla olmadığı ilkbahar döneminde, Taraxacum'larin çiçek açması bitkiyi arıcılıkta önemli kılar. Arı bu bitkiden hem nektar, hem de polen toplar. Taraxacum balı, koyu renkte olup çok kıvamlıdır. Bal kovandan alındıktan kısa bir süre sonra kristalleşir. Sert bir kokusu ve keskin bir tadı vardır. Bir hektar ekili alandan 51-100 kg arasında bal alınabilir. Engerek Otu (Echium vulgare) Bu bitkiye ait 27 tür vardır. Ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Engerek otunun boyu 30 ile 50 cm arasında olup çok yıllık bir bitkidir. Özellikle yol kenarlarında yaygın olarak görülür ve yaprakları tüylüdür. Çiçekleri leylak mavisidir ve güzelliği ile arıların dikkatini çekmektedir. Engerek otu Mayıs ayından Ekim ayına kadar çiçekli kalabilir. Ülkemizde Kırklareli, İstanbul, Bursa, Bolu, Kastamonu, Sinop, Samsun, Giresun, Erzurum, Çorum ve Ankara'da yaygın olarak bulunur. Engerek otu önemli bir nektar kaynağıdır. Bu bitkiden üretilen bal kaliteli olup geç kristalize olur. Balın rengi açık sarıdır ve çok güzel aromaya sahiptir. Bir hektar engerek otu ekili alandan 300-400 kg bal alınması mümkündür. Sığır Dili (Borago officinalis) Birçok Avrupa memleketinde bu familyanın birçok türü süs bitkisi olarak kültüre alınmıştır. Sığır dili çok yıllık bir bitkidir. Boyu 20-150 cm arasında olabilir. Çiçekleri koyu mavi renkte olup çok güzeldir. Çiçeklenme dönemi Nisandan Ağustosa kadar sürer. Tarla ve bozkırlarda bu bitkiye sıkça rastlanır. Türkiye'de Tekirdağ, İstanbul, Bursa, Ankara, Samsun, Artvin, Kars, Çanakkale, Yozgat, Elazığ, Bitlis, Ağrı, Muğla, Antalya, Konya, Adana, Kahramanmaraş, Van ve Mardin illerinde doğal olarak bulunur. Sığır dili balı, açık sarı renkte, kristalleşmesi yavaş, hoş kokulu ve lezzetlidir. Nane (Mentha) Bu bitkinin birleşiminde uçucu yağ olan "mentol" vardır. Nane'nin çiçeklenme dönemi Haziran başından Ağustos sonuna kadar sürer. Nane balı koyu kahve renklidir. Güzel bir tadı ve nane kokusunu andıran bir aroması vardır. Bu bitki balı diğer ballardan aromasının farklı oluşu ile hemen ayırt edilir. Uyuz Otu (Scabioza argentea) Bu bitkinin yaklaşık 80 türü ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Çok yıllık bir bitki olup boyu 30-45 cm arasındadır. Çiçekleri açık eflatun renkte ve çok güzeldir. Trabzon, Kars, Ardahan ve Gümüşhane'de doğal olarak yetişir. Çiçeklenme dönemi Temmuz-Ağustos ayları arasındadır. Bir dönüm uyuz otu ekili alandan 20-50 kg bal alınabilir. Balı açık sarı renkli ve kristalleşmesi çabuktur. Karabaş Otu (Lavandula stoechas) Bu bitkinin yaklaşık 120 türü ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Çok yıllık bir bitkidir. Karabaş otunun boyu 30-100 cm. arasında değişir. Bu bitkiye rutubetli yol kıyılarında, kayın ve ladin ormanlarında rastlanır. Gül kırmızısı renkte ve çok güzel çiçekleri vardır. Çiçeklenme dönemi Haziranda başlar ve Ekime kadar sürer. Ülkemizde Kırklareli, İstanbul, Bolu, Kastamonu, Amasya, Giresun, Rize ve Erzurum illerinde doğal olarak yetişir. Bu bitki, çiçeklenme süresinin uzun olması nedeniyle önemli ballı bitkiler listesinde yer almaktadır. Karabaş otunun balı oldukça açık sarı renkli olup kimsen geç kristalleşir. Kristalleştiği zaman ince granüller oluşturur. Balın nane kokusuna benzer bir kokusu vardır. Bir dönüm karabaş otu ekili alandan 10-20 kg arasında bal alınabilir. Erik Otu Bu bitkinin 5 türü ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Erik otu çok yıllık bir bitkidir. Boyu 40 cm kadar olabilir. Çiçekleri açık eflatun renktedir. Çiçeklenme dönemi Mayıstan Ekime kadar sürer. Çanakkale, İstanbul, Bursa, Çankırı, Sinop, Amasya, Giresun, Rize, Çorum, Balıkesir, Eskişehir, Ankara, Kayseri, Malatya, Tunceli, Muş, Bitlis, Aydın, Denizli, Antalya, Konya, Mersin, Adana, Mardin, Hakkari ve Ordu'da doğal olarak yetişir. Erik otunun çiçeklenme süresinin uzun olması ve ülkemizde çok yaygın olarak bulunması nedeniyle bu bitki önemli ballı bitkiler listesinde yer almaktadır. Erik otu balı açık sarı renktedir ve oldukça güzel bir tada sahiptir. Bir dönüm erik otundan 20-50 kg arasında bal alınabilir. 3. Ağaçlar ve Çalılar Ülkemiz nektar ve salgı üreten ağaçlar yönünden değerli türlere sahiptir. Ağaç ve çalılar içinde nektar ve salgı üretimi bakımından en önemlileri; akasya, ıhlamur, okaliptüs, çam, funda, çeşitli meyve ağaçları, söğüt, yalancı akasya, akçaağaç, böğürtlen, muz, kestane, koca yemiş, püren, erguvan ve meşedir. Köknarların ve bazı iğneli ağaçların çiçekleri nektar salgılamaz. Yalnızca bazı yaprak bitlerinin çıkardığı artik maddeler ve geçen seneden kalan eski iğnelerin sızıntıları arılar için bal kaynağı oluşturur. Köknar iğneleri yaz başında sıcak günlerde tatlı su salgılar. Bu salgılama bir iki hafta gibi bir süre devam eder. Ancak, çamlarda yaşayan böceklerin salgı üretmeleri uzun sürelidir. Bu salgıların toplanarak çam balina dönüştürülmesi ülkemiz bal üretimi ve ihracatı yönünden çok önemlidir. İhraç edilen balımızın tamamına yakini çam balıdır. Akasya (Robinia pseudoacacia) Değişik iklim koşullarına kolaylıkla uyum sağlayabilen akasya, ülkemizde yaygın olarak rastlanabilen bir ağaç türüdür. Akasyanın arıcılık açısından oldukça önemli bir yeri vardır. Görünümü ile de park ve bahçelere ayrı bir özellik katan akasya dikiminin hızlandırılmasına ülke çapında önem verilmelidir. Ağaçlandırma yapılacak bölgelere dikilecek her akasya ağacının üretici ve ülke ekonomisine katkısı büyük olacaktır. Akasyanın çiçeklenme dönemi bölgelere ve yüksekliğe bağlı olarak Nisan-Haziran ayları arasındadır. Akasya balının tadı ve kokusu çok güzeldir ve oldukça geç kristalleşir. Kendine özgü parlaklık ve akıcılığını uzun süre kaybetmez. Bir dönüm akasyadan 150 kg bal üretilir. İğde (Eleagnus) Bu familyanın iki türü Türkiye'de doğal olarak bulunur. İğde, bazı bölgelerde ağaççık, bazı bölgelerde ise ağaçtır. Çiçekleri açık sarı renktedir. İğde çiçeğinin güzel kokusu herkes tarafından bilinir. Arılar sabahın erken saatlerinden günün geç vakitlerine kadar iğde çiçeklerini ziyaret ederler. Çiçeklenme süresi bulunduğu bölgeye göre değişir. Ilıman iklimin hüküm sürdüğü alanlarda Nisan ayında, daha iç bölgelerde ise Mayıs ve Haziran aylarında çiçeklenme gözlenir. İğdenin nektarı çok fazla değildir ve geniş alanlarda ekimi yapıldığı zaman arıcılık açısından değer kazanır. Söğüt (Salix alba) Arılar için özellikle erken ilkbaharda önemli bir nektar ve polen kaynağıdır. Ülkemizde sulak arazilerde doğal olarak yayılış gösterir. 1 dekar söğüt alanından 10-15 kg bal alınabilir. Balı geç kristalize olup sarı renklidir. Kestane (Cestanea sativa) Ülkemizde Karadeniz, Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde doğal olarak yetişir. Haziran-Temmuz aylarında çiçeklenen kestaneden elde edilen balın rengi koyu kahverengi olup acımsı ve kendine özgü keskin bir kokusu vardır. Tıbbi ballar arasında kabul edilen kestane balı geç kristalize olur. Farenjit, astım, kansızlık durumlarında iyileştirici özelliği vardır. Yakı Otu (Epilobium angustifolium) Bu bitkinin 21 türü Türkiye'de yetişmektedir. Çok yıllık bir bitkidir. Çiçekleri pembe renkte ve çok güzeldir. Bazı ülkelerde yakı otu kültüre alınmıştır ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yüksekliği 600-3000 m arasında olan yeşil alanlarda, ormanlarda ve kayalık bölgelerde yakı otuna rastlamak mümkündür. Bursa, Ankara, Sinop, Ordu, Giresun, Trabzon, Kars, Balıkesir, Kütahya, Kayseri, Erzurum, Bitlis, Ağrı, Antalya, Van ve Adana'da bulunur. Balının rengi açık yeşildir. Kristalleştiği zaman beyaz bir renk alır. Balının çok güzel bir tadı ve aroması vardır. Bir hektar yakı otu ekili alandan 600 kg bal alınabilir. Okaliptüs (Eucalyptus globulus) Okaliptüs, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak da kullanılmaktadır. Her zaman yeşildir ve Akdeniz Bölgesi ikliminden hoşlanmaktadır. Bu bitkilerin boyu 30 metreye kadar çıkabilir. Çok yoğun sarı çiçekleri vardır. Türkiye'de en çok Mersin ve Adana bölgesinde bulunmakla birlikte İstanbul, İzmir, Antalya ve Hatay'da da bu bitkiye rastlamak mümkündür. Çiçeklenme dönemi türe ve bölgeye göre Kasım-Haziran ayları arasındadır. Balı yavaş kristalize olur. Narenciye Narenciye bitkileri arasında portakal ve limon arılar için önemli nektar kaynaklarıdır. Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgelerinde geniş alanlarda kültüre alınmıştır. Balı kendine has hoş kokulu olup C vitamini bakımından zengindir. Püren (Hypericum) Ülkemizde Akdeniz, Ege, Trakya ve Karadeniz bölgelerinde doğal yayılış gösteren pürenin ilkbahar ve sonbaharda çiçeklenen türleri vardır. Çiçekleri pembe ve mor renkli olup arılar için zengin nektar ve polen kaynağıdır. Püren balı kendine has aromalı, hafif acımtırak, oldukça kıvamlı ve kıymetlidir. Lüfer (Lotus corniculatus) Halk arasında gazal boynuzu olarak da bilinir. Çiçekleri altın sarısı renkte olup, çok yıllıktır. Çiçeklenme dönemi Haziran'da başlar ve Ağustos sonuna kadar devam eder. Dağ yamaçlarında ve çayırlık alanlarda bulunur. Balı açık sarı renkte olup orta kalitededir. Kristalleşmesi kısmen çabuktur. Bir hektar ekili alandan 26-200 kg arasında bal alınabilir. Orman Gülü (Hedera helix) Çiçeklenme zamanı Mayıs-Haziran ayları arasındadır. Ancak iklim koşullarına ve bulunduğu yüksekliğe bağlı olarak Mart-Ağustos ayları arasında da çiçeklenme gösterebilir. Bu bitkinin balının hoş olmayan bir tadı ve kokusu vardır. Balı koyu kahve renkli olup akışkandır. Bu bitkinin balını yiyen kişilerde halsizlik, baş ağrısı, kusma ve bilinç kaybı olur. Bu nedenle halk arasında balı zehirli olarak bilinir. Bu balın zehirli olmasının nedeni orman gülünün nektarında bir alkoloid olan andromedotoxin'in varlığıdır ve kovandan yeni alınmış olan balda daha çoktur.